Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin kongre merkezinde düzenlenen Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısına başkanlık etti.
MKYK toplantısının ardından AK Parti Genel Merkezi’nde açıklamalarda bulunan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in konuşmasından satır başları şöyle;
"MİLLETİMİZİN EŞSİZ BASİRETİYLE BU MESELELERE YAKLAŞILMIŞTIR"
Öncelikle Sarıkamış şehitlerimizi bu vesileyle bir kere daha rahmetle anıyoruz.
Şehit ve gazilerimizin eşsiz fedakârlıklarıyla terörün amacına ulaşması engelledi. Dünyanın başka yerlerinde etnik, mezhebi ya da ırk kavgaları üzerinden çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Türkiye'de ırk, etnik, mezhebi kavga söz konusu olmamıştır. Tam tersine Türk ve Kürdün ebedi kardeşliğine terör musallat olmuştur. Her seferinde boşa çıkarılmıştır. Güvenlik güçlerimizin dirayetli duruşlarıyla terörün amacına ulaşması engellenmiş, milletimizin eşsiz basiretiyle bu meselelere yaklaşılmıştır. Terör örgütlerinin ve terörün Türkün ve Kürdün, Alevi ve Sünni'nin kardeşliğine saldırılması bu feraset tarafından engellenmiştir.
"SÜREÇ RAPORLARI TESLİM EDİLDİ"
Tabii yılın sonuna gelirken en önemli gelişmelerden biri, Meclis’teki komisyonumuzun Terörsüz Türkiye çerçevesinde yürüttüğü çalışmalarda çok önemli bir aşamayı tamamlamış olmasıdır. Bugün gelinen noktada artık raporlar yazılmış, siyasi partiler tarafından hazırlanan raporlar teslim edilmiştir.
Bu çerçevede, bu komisyona bizzat başkanlık ederek bütün süreci büyük bir sağduyu ile yöneten Meclis Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş’a, burada bulunup görev yapan, bütün katkılarıyla, değerlendirmeleriyle ve eleştirileriyle bu süreci olgunlaştıran komisyondaki tüm milletvekili arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Gerçekten Türkiye’nin demokrasi birikimini, Yüce Meclis’in Türkiye’nin meseleleri hakkındaki yüksek dirayetini ortaya koyan bir çalışma yapılmıştır. Tabii bu komisyona dönük eleştiriler de olmuştur. Bunlar, bir takım asılsız suçlamalar ya da hakaretler barındırmıyorsa, elbette ki dikkate alıyoruz.
"BURADA DİYALEKTİK BİR SONUÇ ÇIKARILMAYA ÇALIŞILACAKTIR"
Kuşkusuz partilerin raporları arasında farklılıklar var. Tabi ki olabilir. Zıtlıklar var. Zaten parlamento çalışmasının esası budur. Burada diyalektik bir sonuç çıkarılmaya çalışılacaktır. Cumhur İttifakı üyeleri olarak hem biz hem de Milliyetçi Hareket Partisi'nin verdiği raporlarda ortaya koyulan ilkeler benzerdir.
Şimdiye kadar boşaltılan mağaralar var. Bırakılan silahlar var. Önümüzdeki dönemde silahların bırakılması konusunda atılacak adımlar terör örgütünün feshinin fiili olarak görülebildiği tespit ve teyit edilebildiği bir takım raporların ortaya çıkması bir sürü konuyu kolaylaştıracaktır.
"VATANDAŞLIK İLKELERİ ÇERÇEVESİNDE GELECEĞE YÜRÜYECEĞİZ"
Bu komisyondan ortaya çıkan tavsiyelerin, önerilerin Meclis'te hukuki sürece dönüşmesini de kolaylaştıracaktır. Kilit nokta fesih konusunun retorikten öte fiili hale gelmesidir. Bu entegre olarak terörsüz bölge dediğimiz süreçle yakından alakalıdır. Burada demokratikleşmeyle ilgili gündem maddesi konuşuluyor. Demokratikleşmenin meşru alanı içerisinde her zaman perspektifimiz oldu. Bunu bir konuya özgü perspektif olarak ele almadık. Bunu her zaman indirgemeci bulduk. Bütün ihtiyaçların sağlanmasını milletimizin huzur ve refahına dönük sağlayacak perspektif olarak bakıyoruz. Buna da raporumuzda değindik. Tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devletle ebedi birlikteliğimize sahip çıkarak kaderdaşlık ve vatandaşlık ilkeleri çerçevesinde geleceğe yürüyeceğiz.
"ODAĞIMIZ TERÖR ÖRGÜTÜNÜN FESHİ"
Siyasi partiler ve herkesin perspektifi farklı. Bunları bir noktaya gelecek olgunlukla hareket etmeliyiz. Esas mesele toplumsal merkeze bakmak lazımdır. Odağımız PKK terör örgütünün feshi ve bunun gerçekleşmesi için silahların yakılması, bırakılmasıdır. Bu çerçevenin bizim açımızdan burada sayın Devlet Bahçeli'nin tarihi çağrı, sayın Cumhurbaşkanımızın iradesiyle devlet politikasına dönüşmesidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın devlet kurumlarına bu hedefe ulaşmak için verdiği talimat doğrultusu vardır. Aynı şekilde yüce Meclis'in değerli komisyon vasıtasıyla vaziyet etmesi son derce önemli rol oynamıştır ve oynamaktadır. Devletimizin nitelikleri ve milletimizin değerlerini hedef almadan yürütebilecek bir çerçevede ilerliyoruz. İnşallah bütün bu çalışmaların neticesi olarak terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge hedefine ulaşmayı hedef ediyoruz.
"HER TÜRLÜ SALDIRIYLA MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ"
Türkiye'nin milli egemenliğine, ulusal egemenliğiyle birlikte devletimizin tüm değerlerine saldırı anlamına gelen 17-35 olarak kodlanmış Fetullahçı terör örgütünün saldırısının aynı zamanda yıldönümü. 15 Temmuz'a giden süreçte terör örgütünün hazırlık yaptığını geriye bakarak daha net değerlendirmiş oluyoruz. Bu sürecin Türkiye'nin milli egemenliğini gasp edip, yabancı odaklara devretmek şeklinde olduğunu net görmüş olduk. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu şaşmaz irade, güçlü yaklaşım tüm bunların bertaraf edilmesini sağladı. Burada belki de Türk devlet hayatının, toplumsal hayatımızın en büyük tehlikelerinden bir tanesi bu şekilde savuşturulmuş oldu. Allah'ın izniyle, milletimizin desteğiyle egemenlik kayıtsız şartsız milletindir çerçevesinde her türlü saldırıyla mücadeleye devam edeceğiz.
İSRAİL'İN GAZZE'DEKİ SALDIRILARI
Gazze'deki kardeşlerimizin zor kış koşullarında yaşadıkları gündemimizde. Ateşkesi ihlal etmeye dönük olarak İsrail her gün yeni bir saldırganlık üretiyor. Burada birtakım hatlar oluşturulmuştu. Bir tanesi sarı hattır. Sarı hat ateşkes için gerekli askeri önlemlerden bir tanesi olarak ortaya koyulmuştu. Şimdi İsrail Genel Kurmay Başkanının 'sarı hat yeni sınırdır' demesi ateşkesin zıttına açıklamadır. Bu ateşkesin bütün mekanizmalarına, ateşkese ulaşmak için işletilmesi gereken yol haritasını bütün dinamiklerine aykırıdır.
Sarı hat ateşkese ulaşmak için orada gerçekleştirildiğini unutmamak gerekir. Gazze'yle ilgili olarak bütün çalışmalarımıza devam ediyoruz. Gazzeli kardeşlerimiz bütün insanlığa ders veren onur ve haysiyet mücadelesini verdiler. Siyonist katliamcı şebekeye karşı bu haysiyet mücadelesini bir kez daha selamlıyoruz.
"SDG KONUSUNDA GÖRÜŞ AYRILIĞI YOK"
Sayın Cumhurbaşkanımızın çizdiği devletimizin başı olarak çizdiği dış politika çizgisi hem kabinedeki arkadaşlarımız tarafından hem de bizim genel başkanımız olarak partimiz olarak aynen takip edilmektedir. SDG konusunda da bakanlarımız arasında, parti yetkililerimiz arasında görüş ayrılığı yoktur. Hiçbir kabinedeki arkadaşımızın da Cumhurbaşkanımızın iradesi konusunda faaliyeti söz konusu değildir. Dışişleri Bakanımızın söylediği de Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesinin neticesidir. Milli Savunma Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatımız da bu iradenin içindedir.
"EN STRATEJİK AYRINTILARINA KADAR ELE ALINIYOR"
Bütün bunlar en stratejik ayrıntılarına kadar ele alınıyor. Bir çerçeve oluşturuluyor. En sonunda devletimizin başı olarak sayın Cumhurbaşkanımızın verdiği talimatlar yerine getirmeye çalışılıyor. Partiyle kabine, bakanlar arasındaki bir görüş ayrılığı söz konusu değil. Burada gerek şu anda bu işle doğrudan ilgili olan Dışişleri, Milli Savunma Bakanlığı, MİT arasında herhangi farklı bakış söz konusu değildir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu irade ve talimatlar yerine getiriliyor.
"BUNLAR DOĞRU ŞEYLER DEĞİL"
Galip Bey bugün bir açıklama yapmış. Kendisini başka bir şeyi kast ederek söylediğini herhangi bir bakanı kast etmediğini söylüyor. Bunu kayda geçirmiş olayım. Biz bütün bu bölgedeki, halklara dönük kardeşlik çerçevesinde Türkiye'nin milli güvenliğini, terörsüz Türkiye ve terörsüz bölgenin gerçekleşme hedefini çerçevesini belirleyen çalışma yapılmaktadır. Zaman zaman bu işleri yürüten arkadaşlarımıza Dışişleri, Milli Savunma Bakanımıza, MİT Başkanımıza dönük farklı değerlendirmeler görüyoruz. Bunlar doğru şeyler değil.
"SDG SURİYE'DE PKK TERÖR ÖRGÜTÜDÜR"
SDG Suriye'de PKK terör örgütüdür. Bu Türkiye için tehdit teşkil etmektedir. Bunların söylenmesi terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge ile çelişik bir şey değildir. Herhangi şekilde kan dökülmeden tek Suriye ve tek ordu ilkesi çerçevesinde orada bir ulusal bütünlük oluşsun. Herhangi bir şekilde Suriye'de yeni çatışma çıkmasın, kan dökülmesin. 10 Mart mutabakatına uyulması halinde bu yapı Türkiye için tehdit olmaktan çıkacaktır, Suriye için de. Burada 10 Mart mutabakatının ikinci maddesinde ve diğer maddelerinde Suriye'deki Kürt kardeşlerimizin kazanımlarının, Esad rejimi zamanında reddedilmiş kimliklerin tanınması anlamında. Onların Suriye'nin ayrılmaz parçası olduğunu ifade etme anlamında güçlü ifadeler var.
"SDG 10 MART MUTABAKATINA UYMALIDIR"
Nasıl ki DEAŞ'ın Sünnilerin ya da Müslümanların olarak kazanımı sunulamazsa herhangi bir terör örgütü de etnik grubun kazanımları sunulamaz. Bütün bunları görmezden gelmesini isteyenler sürecin duvara toslaması yolunda bir d inamik oluşturduklarını fark etmeliler. SDG 10 Mart mutabakatına uymalıdır. Boşaltılan mağaraları görüyor ve olumlu karşılıyoruz. Rakka ve Deyli Zor'da terör örgütü tarafından yapılan yeni tahkikatlar görüyoruz. Suriye'de ayrı Irak'ta ayrı politika güdülmeye çalışılıyor. Silah bırakma çalışmasının o tarafa henüz yansımamış olmasını bir tarafa bırakarak söylüyoruz. Faaliyetlerimizi, takiplerimizi yapıyoruz.
"BUNUN SONU İÇ SAVAŞ SENARYOSUDUR"
Devletin gözü hepsini aynı anda görüyor. 360 derece görüyor. Dışişleri, Milli Savunma, MİT Başkanlığı arasında çelişki varmış gibi değerlendirmek büyük yanılgı olur. Devletimizin politikası tektir. Cumhurbaşkanımızın talimatını verdiği bir husustur bu. Milli Savunma Bakanımızın söylediği, buradaki entegrasyonun ferdi olması gerektiği şeklinde. SDG tarafından özerk bir güç olarak buranın parçası olalım gibisinden açıklama geliyor. Bir ülkede iki ordu, iki silahlı güç olmaz. Bunun sonu iç savaş senaryosudur. Böyle bir senaryoda Araplar, Türkmenler, Aleviler, Sünniler, Nusayriler, Ezidiler, Şiiler kaybeder.
"TERÖRÜ GÜNDEMDEN ÇIKARMAK İSTİYORUZ"
Ortaya gelen tabloda 10 Mart mutabakatını kabul ediyorum ama bloklar halinde uygularım demek ordu içinde ordu olarak faaliyet göstereceğim demektir. Bunun ne manaya geldiğini hepimiz biliyor. Terör örgütlerinin yakın bölgemizde tarihine baktığımızda şöyle yaklaşım var. Birtakım emperyalist devletler bu terör örgütlerine geçici ve sahte alan derinliği oluşturmaya başladığında terör örgütleri bu yönde düşünüyor. Burada doğrusu 10 Mart mutabakatının uygulanmasıdır. Ortada aklı işletmek lazım. Türkün, Kürdün, Arabın ebedi kardeşliğine hiç kimse musallat olamasın diye terörü gündemden çıkarmak istiyoruz. Hiçbir terör örgütü hiçbir kardeşimizin kazanımı olamaz.
"KAPSAYICI TOPLUMSAL HAYAT ORTAYA ÇIKSIN"
Hükümette ve diğer kurumlarda Türkmen, Arap, Kürt temsil edilsin. Kapsayıcı toplumsal hayat ortaya çıksın. Anayasal vatandaşlık eşitlik temelinde uygulansın. Bütün amacımız budur. Benzer haksızlıklar Nusayri, Dürzi kardeşlerimize de yapılıyor. Lazkiye bölgesinde birtakım odaklar yeniden Esad rejimi zamanına dönmek için birtakım faaliyetler yürütüyorlar bazı ülkenin dolaylı desteğiyle. Şimdi Rakka ve Deyli Zor'daki tahkimatı görüyoruz. Burada SDG'nin 10 Mart mutabakatı yönünde ilerlemesi gerekirken bunun zıddında ilerlemesinin sebebi Siyonist katliamcılığın birtakım vaatlerine kanmasıdır.
"O YOLUN SONUNUN NEREYE ÇIKACAĞI BELLİ"
10 Mart mutabakatına uyun diyoruz. Bir terör örgütü yapılanması olmaktan çıkın diyoruz. Kendi kendinize hem Suriye'nin hem Türkiye'nin milli güvenliğine ayrı olarak devlet içinde ordu ilan ederseniz, ki bunun Kürt kardeşlerimizle hiçbir ilgisi yok. Bizim çağrımız kardeşlik siyasetidir bölgeye dönük olarak. Hiç kimse ne vekalet savaşlarıyla ne de terör örgütleriyle gölge düşürmeye kalkmasın. Türk, Kürt, Arabın ebedi kardeşliğine en güçlü bağlarla bağlı olarak bütün bunlar kan dökülmeden çözülsün, istikrar olsun istiyoruz. Artık kimse birilerinin vekalet savaşının parçası olmasın. Burada akılla, hikmetle, basiretle hareket etmek lazım. Öbür türlü hareket edilirse o yolun sonunun nereye çıkacağı zaten belli.
"SURİYE'YE YAPILAN EN BÜYÜK KÖTÜLÜKLERDEN BİRİDİR"
Türkiye'nin milli güvenliğini sağlamak için askeri hazırlığı ve diğer alanlardaki hazırlığı her zaman var. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin beklemesine gerek yok. Sayın Cumhurbaşkanımız başkomutan olarak emir verdiği anda bu yerine getirilir. Esas olan bugün SDG'yi kim silah bırakmasın diye cesaretlendiriyorsa, ordu içinde ordu, devlet içinde devlet olmaya doğru teşvik içine giriyorsa bu Suriye'ye yapılan en büyük kötülüklerden biridir. Biz bunlara gerek kalmasın, herhangi operasyona gerek kalmasın diye arzu ediyoruz. Gerektiğinde tereddütsüz yerine getirilir. Kimin ne dediği önemli olmaz.
"HIZLICA YERİNE GETİRİLMELİDİR"
10 Mart mutabakatının maddaleri hızlıca yerine getirilmelidir. Bu tartışma gündemden çıkmalıdır. Bunu geride bırakmak istiyoruz. Bunu bizim önümüze başka mekanizmalarla getirdikleri zaman bunu görmeyecek durumda değiliz. Buna ne makyaj yapıldığı bizi ilgilendirmez. Biz makyajın arkasındaki gerçek görüntüyü görüyoruz. Terörsüz bölge, terör vesayetinin kaldırılması anlamına gelmektedir. Kürt, Arap, Türk'ün iradesinin teslimi anlamına gelecektir. Biz bundan yanayız.




