TRABZONSPOR

Trabzonspor tribün lideri hakkında suç duyurusu ve soruşturma talebi

Atatürkçü Düşünce Derneği, Trabzonlu Gençler Tribün Lideri Mehmet Fındıkçı hakkında suç duyurusunda bulundu.

Dernek, yaptığı açıklamada, Fındıkçı'nın 10 Kasım’da, “Yüce Allah’a, peygamberlere ve âlimlere saygısı olmayan kim olursa olsun, babam dahi olsa saygı duymam” şeklinde ifadelerde bulunduğunu ve bu sözlerin, kasıtlı olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü hedef aldığını belirtti.

Bunun üzerine Atatürkçü Düşünce Derneği, Mehmet Fındıkçı hakkında suç duyurusunda bulundu.

Yapılan açıklamada;

"Kamuoyunda geniş yankı bulduğu üzere, Trabzonspor tribün lideri olduğu iddia edilen " jan Başkan " lakaplı Mehmet FINDIKÇI isimli şahıs tarafından 10 Kasım Atatürk'ü Anma Gününde X isimli uygulama üzerinden yapılan paylaşımda " Yüce Allah’a, peygamberlere ve âlimlere saygısı olmayan kim olursa olsun babam dahi olsa saygı duymam " şeklinde ifadelerde bulunulmuş, kasıtlı olarak doğrudan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ü hedef alarak hadsiz şekilde hakaret edilmiştir.

Bunun yanında, basında yer alan haberlere göre aynı şahıs futbol karşılaşmalarındaki seremonide Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal marşı olan İstiklal Marşı'na eşlik etmemiş, elleri cebinde olacak şekilde rahat tavırlarıyla büyük tepki toplamıştır.

2. Malumunuz olduğu üzere, 5816 Sayılı Atatürk Aleyhine

İşlenen Suçlar Hakkında Kanun'unda; " Madde 1 – Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Atatürk’ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk’ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir. Yukardaki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır.

Madde 2 – Birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak veya umumi veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasiyle işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispetinde artırılır. Birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kullanılarak işlenir veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli artırılır. " denmiştir.

3. Bunun yanında, Türk Ceza Kanunu'nun " Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama " başlıklı 216. Maddesinde; " Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. "hükmü yer almaktadır. Anılan madde, gerekçesi ile birlikte değerlendirildiğinde, tanımı yapılan “ Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ” suçunun, hukuk devleti olma standardı yüksek olan birçok ülkenin Ceza Kanunlarında yer aldığı, hiçbir devletin, vatandaşları arasında, muayyen özelliklere sahip bir kesiminin diğer kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa, öç almayı gerektirecek şiddetli nefrete yönlendirilmesine seyirci kalamayacağı gerçeği ortaya çıkmaktadır. Burada, suçu oluşturan “ tahrik ” unsurunun, soyut saygısızlık ve reddin ötesinde, bir halk kesimine karşı düşmanca tavırlar gösterilmesini sağlamaya veya bu tür tavırları pekiştirmeye objektif olarak elverişli olmalıdır. Bir diğer unsur olan kin, “ öç almayı gerektirecek şiddetli düşmanlık hareketlerin zeminini oluşturan psikolojik bir hâl ” olarak, düşmanlık ise, “ husumet beslenen konuya karşı düşünerek, tasarlayarak zarar vermeye, onu mağlup etmeye yönelmiş kin duygusu ” olarak da tanımlanabileceği açıklanmıştır. Şu hâlde kin ve düşmanlık; “ husumet beslenen konuya karşı tasarlayarak zarar vermeye, öç almayı gerektirecek şiddette nefret duymaya yönelik hareketlerin zemini oluşturan psikolojik bir hâl ” olarak açıklanabilir.

Atılı suça ilişkin olarak Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin 2017/2486 E., 2017/5784 K. Ve 18.12.2017 tarihli kararında; " Somut bir tehlike suçu olarak 5237 sayılı TCK’nın 216/1 maddesinde düzenlenen ve kamu düzenini, toplum huzurunu/barışını himaye eden, esas itibariyle nefret söylemini sınırlandırmayı hedefleyen Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Etmek suçu; halkı, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığına dayanarak birbirine karşı kamu düzeni için tehlikeli olabilecek şekilde düşmanlığa veya kin beslemeye alenen tahrik edilmesini cezalandırmaktadır. " denmektedir.

4. Müvekkil Atatürkçü Düşünce Derneği adına suç duyurusunda bulunma zorunluluğu, derneğin tüzüğünde yer alan kuruluş nedeninin verdiği sorumluluktan doğmaktadır. Derneği Kuruluş Nedeni; " Atatürk'ün bedensel varlığının artık aramızda bulunmamasından cesaret alan içteki ve dıştaki kimi olumsuz güçler, O'nun yeni Türk Devletini yaratma doğrultusunda ilk adımı attığı 19 Mayıs 1919'un üzerinden tam 70 yılın geçtiği bu günlerde, Atatürk devrim ve ilkelerine karşı, açık ya da kapalı saldırılarını doruğa ulaştırmış bulunmaktadır.

Bundan daha kötüsü, plânlı ve sinsi bir çalışma ile, o devrim ve ilkeleri gelecekte yok etmek çabası içindeler.

Oysa Atatürk; Sadece "bağımsızlığı tümüyle tehlikeye düşmüş Türk Ulusunu ve yurdunu emperyalist güçlerin işgalinden kurtaran bir büyük asker "değildir. O, bunun çok daha ötesinde, örneğin siyasal, kültürel ve ekonomik alanlar başta olmak üzere, her alanda bağımsızlığımızı yok edici ya da kısıtlayıcı olumsuz bağları koparan; Ulusal egemenliği gerçekleştirerek Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran; Kişisel inançlara dokunmayarak, toplumumuzu Ortaçağ zihniyetinden ve şeriattan kaynaklanan "nakil"e dayalı kurum ve kurallardan kurtarıp, sürekli biçimde çağdaş ve uygar bir ulus olmanın ve böyle kalmanın yollarını gösteren , "akıl"a dayalı lâik düşünce, lâik hukuk ve lâik öğretim sistemlerini toplum yaşamında egemen kılan; Tüm özgürlüklerin ve insan haklarının sosyal Hukuk Devletinin ve çoğulcu demokrasinin yolunu açan; Yüzyıllarca ikinci sınıf insan durumuna düşürülmüş Türk kadınını gerçek yerine yükseltip, eşit haklara ve eşit onura sahip insan ve yurttaş yaparak yapay eşitsizlikleri kaldıran; İçten ve dıştan kaynaklanan her tür sömürüye karşı çıkarak, halkın yalnız siyasal değil, ekonomik ve sosyal alanda da gerçek efendi durumuna gelmesini ve tüm yurttaşların gönencini devletin varlık nedeni ve amacı sayan; Ulusal ekonominin girişimcilerin keyfine, yalnız kâr ve rekabet mekanizmasına göre başıboş biçimde işlemesine değil, toplumun ve tüm yurttaşların gereksinimlerini karşılayacak biçimde devlet tarafından yönlendirilmesini ilke olarak benimsemiş ve benimsetmiş olan; Yurdumuzun yeraltı ve yerüstü zenginliklerinden, Türkiye halkının yararlanmasını benimseyen ve kabul ettiren; Misak-ı Millî sınırları içinde "Türk'üm" diyen herkesin Türk olduğu ölçütünü getirerek, ırkçılığı reddedip; yapıcı, olumlu ve çağdaş Türk Ulusalcılığını yaratarak, onu devletimizin temel ilkelerinden biri yapan; Her yurttaşın eğitimden, bilimden ve sanattan payını almasını, "fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür kuşaklar’ın yetiştirilmesini devletin başta gelen görevi yapan; Kültür emperyalizminden kurtulabilmemiz ve eğitimin yaygınlaştırılabilmesi için yeni Türk harflerini kabul etmenin yanında Türk dilinin arındırılması ve zenginleştirilmesini büyük bir toplumsal görev sayan; Türk Ulusunun tarihini, çağdaş insan kökenine bağlayan; "Yurtta barış, Dünyada barış" ilkesi ile devlet yaşamında ve uluslararası ilişkilerde kaba kuvveti, ırkçılığı, saldırı savaşını mahkûm eden;Dış politikada "Dünya uluslar ailesinin eşit haklara sahip onurlu bir üyesi olma" ölçütünü ve "karşılıklılık kuralını" vazgeçilmez ilke yapan; Bütün ulusların insanlık ailesinin bir parçası olduğunu vurgulayarak, insanlığın bütünleşmesi düşüncesinin tohumlarını atan Çağdaş Devlet Kurucusudur. Bu durum karşısında Atatürk devrim ve ilkelerinin, toplumsal sorunlarımızın çözümlenmesinde ışık tutucu niteliğe ve yaratıcı güce sahip olduğuna inananlar, " Atatürkçü Düşünce Derneği " ni kurarak, O'nun devrim ve ilkelerinin gelecekte de egemen olmasına katkıda bulunma ve onlara bekçilik yapma zorunluluğunu duymuşlardır. " denmek suretiyle işbu dosyada taraf olarak yer alınmasının nedeni açılanmıştır.

TALEP VE SONUÇ : Yukarıda açıklanan ve re'sen göz önüne alınacak sebeplere binaen; Sayın Savcılık tarafından şüpheli hakkında gerekli soruşturmanın yapılarak,kovuşturma aşamasına geçilmesi için kamu davası açılmasını talep ederiz." İfadeleri kullanıldı.