YEREL

12 Eylül 1980 darbesinde çay makası bile yasaklanmış

12 Eylül 1980 askeri darbesinde Rize'de henüz ilkokul öğrencisiyken çay müstahsillerine uygulanan ‘Çay makası ile çay toplamak yasak' yaptırımı nedeniyle çocuk yaşta çay bahçesine girmek zorunda kaldığını dile getiren Mustafa Mavi "Karadeniz'de çay bahçesine silahsız giden yoktu, yasak değildi ama çay makası yasaktı, cezalandırılıyordu" dedi.

Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen 12 Eylül 1980 darbesinden Doğru Karadeniz Bölgesi'ndeki çay müstahsilleri de nasibini aldı. O dönemlerde makaslarla toplanan çay, ÇAYKUR'un kapasitesi yetmediği için fabrikalarda işlenemeyince dereye döküldüğü ve üretici parasını alsa da deniz kenarlarının derelerin getirdiği işlenmemiş çay yaprakları ile dolduğu öğrenildi. O dönemde bazı şahısların ise bunu fırsata çevirmek isteyerek deniz kenarından topladıkları yaş çayı yeniden ÇAYKUR'a satmaya kalktığı belirlendi. Durumu anlayan ÇAYKUR yönetimi bu kez dereye döktükleri çayın üzerine dereye döküldüğünün belli olmasını sağlayacak maddeler dökmeye başlamış.


12 Eylül 1980 darbesi sonrasında dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren'in öncülüğünde gerçekleşen darbe ile bir karar alındı ve çay elle toplanmaya başlandı. Evren'in başkanlığındaki güvenlik konseyinin kararı ile kaldırılan çay makasının ardından üreticiler bir hayli zorluk yaşadığı, üreticilerin ot kestikleri oraklarla çay toplamak istese de bunu da fark eden Rize Sıkı Yönetim Komutanlığı'nının bu kez orakla toplamayı da yasakladığı kaydedildi. Üreticiler daha sonra ağaç dallarından tahta küçük bıçaklar yaparak bu bıçaklarla askeri yönetimden gizli çay toplamış. Elleri kanayan üreticilerin bulduğu bu yöntem ile çay toplanmaya başlandı ancak bu kez de elle toplanmadığı belli olan çay, üreticiler için sorun haline gelmeye başlamış. Bu kez yaptıkları dallardan bıçakların kesici kısımlarını hafif tırtıklı yapan üreticiler böylelikle çayın kesilmesini değil kopmasını sağladı. Darbe hükümetinin ardından gelen siyasi hükümetin çay makası yasağını kaldırması ile üreticiler nefes aldırdı.

"Silahla topla, makasla toplama"


O dönemlerde henüz 10 yaşında olan ve babasının "Eli kaşık tutan çay bahçesine girecek" sözü ile elle çay toplamak üzere çay bahçesine girdiklerini dile getiren Çay Üreticileri Dayanışma Derneği (ÇAYÜDAD) Başkanı Mustafa Mavi "ÇAYKUR'un çay işleme kapasite çok düşüktü. Çayı alıyordu, işleyemiyordu, dereye dökülüyordu, baya bir kaos vardı. Daha sonra 12 Eylül 1980 tarihinde Kenan Evren ve avaneleri bir darbe yaptılar. Ben o zamanlar 10 yaşındaydım. 1981 yılı ürününü toplamaya gideceğimiz zaman başında Kenan Evren'in olduğu güvenlik konseyi ‘Makasla çay toplamak yasak. Elle toplanacak' dedi ve bir kanun çıkardı. Silahla topla, makasla toplama zihniyetine gittik. Yani o zamanlar Karadeniz'de çay bahçesine silahsız giden yoktu, yasak değildi ama çay makası yasaktı, cezalandırılıyordu. O kadar zor bir süreçteydik" dedi.

"Travmatik bir çocukluk hayatım geçti"


O dönemlerde çayda budama olmadığı için çay bitkisinin uzun olduğunu ve taburelere çıkarak toplamak zorunda kaldıklarını anlatan Mavi "Ben o zaman 10 yaşındaydım ve bizimde çok çayımız vardı. Babam ‘Kendi kendini yedirebilen çaylığa' dedi ve biz ilkokul 4. Sınıftayken çay bahçelerine geldik. Çayları teker teker elimize topladık. Gördüğünüz bütün çay bahçeleri, 800 bin hektarlık alan elle toplanmaya başlandı. Büyük bir eziyet oldu. Travmatik bir çocukluk hayatım geçti. Yağmur başımızdan aşağıya yapıyordu, o zamanlar çay bitkisi daha büyüktü ve taburenin üzerine çıkarak çay topladık. Çok sıkıntılar çektik. Hala benim yaştaşlarım ve benden büyükler o günleri daha iyi bilirler. Onun için bugünlerin kıymetini daha iyi anlıyoruz" ifadelerini kullandı.

"Çok partili sisteme geçilince yasak kalktı"


1983 yılında çay makası ile toplama yasağının kaldırıldığını ve üreticilerin kaldırdıkları makasları yeniden ortaya çıkardığını kaydeden Mavi "Çok partili sisteme geçilince yasak kalktı. Zaten seçim vaadinde de ‘Biz iktidara gelirsek makas yasağı kalkacak, serbest olacak' maddesi vardı. Yani bu sürece gelene kadar biz üreticiler komar ağacı dallarından bıçak yaparak gizli gizli çay toplama yolunu seçtik. Gizli gizli çimen orağı ile çay topladık. Artık ellerimiz yara olmuştu. Bu şekilde çay toplanıyordu. 1983'ten sonra serbest olunca herkes makasını çıkardı, bahçeye girdi. Şimdi makineli tarım başladı, toplama kolaylaştı. Şimdi çay toplamak oldu oynamak" şeklinde konuştu.

"O zamanın büyük, global şirketleri gelip çay aldılar, 2-4 yıl para vermediler"


Darbenin ardından gelen siyasi iktidarın özel sektöre çay fabrikası açma izni vermesi ve ÇAYKUR'un kapasite artırması ile çay makası ile çay toplamanın daha rahat bir hal aldığını ancak bunun da beraberinde yeni sorunlar getirdiğini dile getiren Mavi "Daha önce ÇAYKUR çayı alıp dereye, denize döküyordu. Kapasite olmadığı için işleyemiyordu. Ama üreticinin parasını veriyordu. Kapasite artırımına gidemiyordu, fabrika yapamıyordu. Çünkü sağ-sol olaylarından olayı fabrikalarda büyük bir kaos vardı, çay işlenemiyordu, fabrikalarda eylem yapılıyordu, fabrikalar durduruluyordu. 1980'den sonra 3 yıl boyunca az çay alınca yine sıkıntıyı üretici olarak bizler çektik. Daha sonra devlet özel sektöre sistemi açtı, özel sektör de Doğu Karadeniz'de fabrika yapmaya başladı. O da yine travmatik geçti. O zamanın büyük, global şirketleri gelip çay aldılar, 2-4 yıl para vermediler. Düşük fiyatlardan çay aldılar ve bizi de baya bir zorladılar. Doğu Karadeniz'de özel sektörün temelleri atıldı. Yani üreticiden alınan yaş yaprak karşılığında fabrikalar yapıldı. 2002 yılından sonra, Recep Tayyip Erdoğan hükümeti geldikten sonra çay desteklendi. ÇAYKUR'un sermayesi arttırıldı, kapasite bugün 10 bin tona yaklaştı, özel sektöre destekler verildi. Özel sektöründe 15 bin tona yakın günlük çay işleme kapasitesi var. Yani bugün Doğu Karadeniz bölgesindeki çay fabrikalarının 25 bin ton işleme kapasitesi var. Geldiğimiz süreç yine memnuniyet verici ama biraz daha özel sektörü dizayn edecek kanun ve yaptırımlar olması lazım. Olursa üretici emeğini hakkını almış olur" şeklinde konuştu.